2016 yılında Türkiye'nin tarihinde karanlık bir sayfa olan 15 Temmuz gecesi, birçok vatan evladı, ülkesini savunmak için canını ortaya koydu. Bu gece, sadece bir darbe girişimi değil, aynı zamanda milletin iradesinin zaferle taçlandırıldığı bir direnişti. Ancak, bu olayın ardında kayıplar ve acılar da gizliydi. Bu acılardan biri de 16 yaşındaki Mahir Ayabak'ın annesinin yüreğindeki derin sızı. Mahir, o gece vatanı için canını feda eden genç bir kahramandı. Annesi, o günden beri hayatının en zor dönemini yaşıyor.
Mahir Ayabak, daha 16 yaşında, hayalleri ve umutları olan bir gençti. 15 Temmuz gecesi, İstanbul'da gerçekleşen darbe girişiminin yaşandığı sırada, cesaretini toplayarak sokağa fırladı. Yapılan işgal girişimine karşı koymak amacıyla kararlılıkla mücadele etti. Genç yaşına rağmen, ülkesinin bağımsızlığı için savaşmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyordu. Ancak, maalesef bu mücadelesi, ona hayatının sonunu getirdi. Mahir, o gece şehit olurken, ardında derin bir acı ve sevgi bıraktı. Annesinin, o günden beri yaşadığı duygular, tarifi zor bir boşluk ve özlemle dolu.
Mahir'in annesi, o günden beri hayatının akışında büyük bir değişim yaşadı. Oğlu gencecik yaşta şehit olunca, annelik duygusunun en derin ve en acı haliyle yüzleşmek zorunda kaldı. Mahir'in anısını yaşatmak için verdiği mücadele, aslında her annenin yaşamak zorunda kaldığı bir kayıptan çok daha farklıydı. Annesi, her gün Mahir’i anarak onun yüreğinde taşıdığı sevgi ile güç bulmaya çalışıyor. “Oğlum bir kahramandı,” diyor. “Şehit oğlumun döktüğü kan, bu ülkenin ve bayrağının onuru için.” İşte bu nedenle, ailesinin onun anısını yaşatmak adına verdiği mücadele, birçok insana ilham kaynağı olmuştur. Mahir Ayabak, sadece bir şehit değil, aynı zamanda vatansever gençliğin simgesi haline geldi.
9 yıl boyunca, Mahir’in annesi, kayıplarını kabullenmekte zorlandı. Her 15 Temmuz’da, oğlunun anısını yaşatmak için düzenlenen anma etkinliklerine katılıyor. Oğlunun hayatını kaybettiği o gecede çekilen fotoğraflarını saklıyor, onun hakkında yazılan yazıları ve yapılan haberleri özenle topluyor. Bu süreçte yalnız olmadığını bilmek, acısını bir nebze olsun hafifletiyor. “Mahir’i unutmamız mümkün değil,” diyor gözyaşları içinde. “Onun anısını yaşatmak benim için bir görev.” Her yıl yapılan anma törenleri, Mahir Ayabak gibi birçok gencin kahramanlığının unutulmaması adına büyük bir öneme sahip. Bu etkinlikler, ülkede bu tür acıların yaşanmaması için bir farkındalık yaratarak, genç nesillere vatanseverliği aşılamada önemli bir rol oynuyor.
Mahir Ayabak’ın annesi, yaşadığı acıyı ve oğlunun anısını yaşatma çabasını bir özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi olarak görüyor. Türkiye, geçmişte birçok acı yaşadı, ancak bu tür kayıplar, milletin birlik içinde davrandığı bir zamanda daha da anlam kazanıyor. Her zaman akıllarda kalacak olan bu genç kahraman, sadece ailesinin değil, tüm ülkenin gönlünde taht kurmuş durumda. Annesinin yaşadığı acı, sadece bireysel bir kayıp değil; aynı zamanda ülkemiz için yaşanan bir vatan mücadelesinin sembolü. Cömert bir sevgi ile büyütülen Mahir’in anısı, bizlere her zaman vatan için ne kadar değerli bir şey uğruna mücadele etmemiz gerektiğini hatırlatıyor.
9 yılın ardından Mahir Ayabak’un anısına duyulan özlem ve saygı hiç dinmedi. Onun hikayesi, birçok insanın gönlünde bir ışık olarak parlamaya devam ediyor. Bu genç şehidin anısını yaşatmak, sadece ailesinin değil, tüm ulusun sorumluluğudur. Mahir gibi kahramanların unutulmaması için mücadele veren anneler, bu mücadelede yalnız değiller. Türkiye’nin dört bir yanında, 15 Temmuz'un ardındaki acılara sahip çıkan birçok insan var. Birlik ve beraberlik içinde kutlanacak, yaşanacak nice 15 Temmuz'lar, vatanseverliğin ve dayanışmanın en güzel örneklerini yaşatacak.