30 Eylül 2023 sabahı, yer altındaki sarsıntılar bir anda hayatı durdurdu. Türkiye'nin birçok ilinde hissedilen depremin merkez üssü, hanelerde, işyerlerinde ve yemekhanede insanlar üzerinde büyük bir korku yarattı. Beklenmedik anlarda meydana gelen bu doğal afet, yemek yeme esnasında olanların tepkilerini de ortaya koydu. O anlarda bazıları panikle kaçışmaya başlarken, bazıları ise yemeğini bırakmadı. İşte o depremin yemekhanedeki ilginç anları...
Yemekhane, günün yoğun saatlerinde birçok çalışan ve öğrencinin bulunduğu kalabalık bir mekandı. 11:23'te meydana gelen deprem sırasında, birçok kişi yemeğini karnına doğru sıkıca tutarak doğal içgüdüleriyle masanın altına girdi. Panik içinde, nereden geldiği belli olmayan sarsıntılar sonucunda, bazı katılımcılar baygınlık geçirirken, diğerleri can havliyle çıkış kapılarına doğru koştu. Yemeklerini yavaş yavaş bırakıp kaçanlar, endişe içinde tek düşünceleri güvenli yere ulaşmaktı. Korkunun pençesinde kaçanların yanında, bazıları ise yemek tabaklarını bırakmayı akıllarının ucundan bile geçirmedi.
Olayın kahramanlarından biri, yemekhanede o sırada bulunan 25 yaşındaki Ahmet oldu. Deprem anında yemeğiyle birlikte masasında otururken, sarsıntıyı hissetti. Çevresindeki insanların panik ile kaçışmasına tanıklık eden Ahmet, bu duruma rağmen ilk aklına gelenin masadaki yemeğini bırakmamak olduğunu söylüyor. “Korktum ama açtım ağzımı yemeğimi yedim. Bir şey olursa en azından o gün aç kalmamış olurum,” diyerek yaşanan anı hafif bir gülümsemeyle anlattı.
Ahmet’in durumu günlük hayatta karşımıza çıkan eğlenceli bir yan olmasına rağmen, hepimizin aklında bir suçluluk hissi uyandırıyor: 'Açlık korkusunun panik anındaki yeri ne ola ki?' Birçok insan, buradaki stres dolu anların ardından, daha önce hiç görmediği duygu karmaşaları yaşadı. Kimisi 'Sarsıntı geçer geçmez hemen dışarı fırlamalıyım' derken, kimisi 'Yaşamım tehdit altındayken, aç kalamam' dedikten sonra yemeğinin peşinden koştu.
Bu olay, aslında yalnızca bir deprem hikayesinden ibaret değil; aynı zamanda insan psikolojisinin açlık, korku ve hayatta kalma içgüdüsü üzerine çarpıcı bir deneyimiydi. Yemek masalarında yaşanan bu farklı tepkiler, bireylerin en temel ihtiyaçlarının karşılandığı yerlerden birindeki deneyimlerin karmaşasına ışık tutuyor. Ne kadar korkutucu bir an yaşanıyor olursa olsun, bazı insanlar yemeğini, bir tür güvenlik mekanizması olarak görmekte.
Yemekhanede yaşanan bu olay, aynı zamanda sosyal medya üzerinde de geniş yankılar buldu. Depremin ardından çekilen videolar ve fotoğraflar, insanların o anki davranışlarını yansıtan komik bir boyut kazandı. “Bağlanacak bir şey bulamayan insan, sofra alışkanlıklarına daha bağlı hale geliyor olabilir,” görüşlerini öne süren uzmanlar, bu tür davranışların insanların stresli anlarda kendilerini nasıl koruma içgüdüsü güderek rahatlamaya çalıştıklarını gösterdiğini belirtiyor.
Sonuç itibarıyla, yemek masalarında ve yemekhanede yaşanan bu ilginç olay, deprem anlarının içinden ne kadar büyük ve belirsiz hisler çıkabileceğinin canlı bir örneğiydi. Bu anılar, her bir insanın ruh halini ve temel içgüdülerini çeşitli boyutlarda ele alarak, günlük hayatta karşılaştığımız durumları yeniden düşündürttü. Unutmak istemediğimiz bu anlar, bize hayatın ne kadar kıymetli olduğunu ve birbirimize karşı olan dayanışmamızı hatırlattı.
Depremin ardından yaralarımızı sarmaya ve günlük yaşantımıza devam etme çabamız, bu tür olaylarda daha da görünür hale geliyor. Önemli olan, bu anların bize kattığı dersleri unutmadan ilerlemeye çalışmak. Yemekhane hikayesinin, bu doğa olayında yaşananları daha anlıkken, asıl sosyal dinamiklerin üzerimizde ne gibi etki yarattığını da düşünmemiz adına bir başarı işareti olduğunu unutmayalım.